Her yazarın bir yolculuğu vardır. Bu yolculuk önce okurlukla başlar. İyi bir okur olmanın ardından ufak tefek yazma çalışmaları yapmak yüzmeyi yeni öğrenen bir kişinin boyunu aşmayan bir havuzda yüzme denemeleri yapmasına benzetilebilir. Yolculuğun bu kısmı ilelebet sürmez tabii ki. Her yazar kendini bir an önce denizlere ve belki de okyanuslara atmak ister.
Yıllar önce yerel bir gazetenin kahvehanelere dağıtılan nüshasına yazdığım bir yazı ile başlayan kendi yolculuğumda, her biri bir durak sayılabilecek çok sayıda internet sitesinde ve dergide yazılar, hikâyeler yazdım, birçok röportaj yaptım. Yazdıklarımı iki kapak arasında toplayıp kitap haline getirdiğim zamanlarda varabileceğim son noktaya varmış gibi hissetsem de yolculuğum bir şekilde devam ediyordu. Geride bırakılacak çok daha fazla durak, gidilecek çok fazla istasyon vardı bu yolculukta.
İşte yıllar sonra tekrar bir köşe sahibi olunca kendimi yolculuğun sonunda bambaşka bir kişi olarak başladığım noktaya geri dönmüş gibi hissediyorum. Bu dönüşün benim için duygusal bir yanı da var bu yüzden. Bana en heyecanlı zamanlarımı, klavyenin başından kalkmadığım, sürekli yazmakla meşgul olduğum, yazdığım her yazı ile kendimi daha da iyi hissettiğim günleri hatırlatıyor.
Bu köşede günlük hayatta karşılaştığınız fakat dikkatinizden kaçan, “Aaa bu benim de başıma gelmişti!” diyebileceğiniz konuları, meseleleri gündeminize taşıyacağım. Ele aldığım mevzu ne olursa olsun yazılarım insana dair olacak, mutlaka insana dokunacak. Sezen Aksu’nun “Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir.” dediği gibi, insandan geçmeyen yazılar da bence fazlasıyla eksiktir.
Yazılar Pazar günleri sitemizde yer almış olacak. Pazar günleri çoğu zaman içi nasıl doldurulacağı düşünülürken kaybedilen günlerdir çünkü. Yazılar bu konuda da okurlarının elinden tutacak, kimi zaman okuru bir hikâyeye kimi zaman da bir denemeye götürecek. Sinemadan edebiyata, kitaplardan futbol maçlarına kadar geniş bir yelpazesi olacak yazıları yayımlamak için… Pazar gününü seçişimin elbette bir başka sebebi daha var. Pazar sabahları bu yazıları okumak size o ekmekle birlikte gazete de alınan, mutfaktan sucuklu yumurta kokuları gelen, bir yandan kahvaltı yapılırken bir yandan da gazetenin köşe yazılarına göz gezdirilen, sonra bacaklar uzatılıp maç, magazin programı veya kovboy filmi izlenen Pazar günlerini de çağrıştırsın istiyorum.
Haftaya görüşmek üzere.
Selamlar.