Ana Sayfa Yaşam Zararsız yiyecek! Hani nerede?

Zararsız yiyecek! Hani nerede?

“Zararsız yiyecek” bugün için acaba mümkün mü? Yoksa sadece yerine getirilemeyecek bir fantezi mi? Bunun en doğru ve samimi cevabının “Yediğimiz, içtiğimiz hemen hemen hiçbir şey zararlı maddelerden tamamıyla arındırılmış değildir” şeklinde olduğu acı bir gerçek.

Çünkü hızla ilerleyen endüstrileşme, tarım koruma ilaçları, ağır metal kalıntıları gibi çevre zehirleri, çok yaygın bir şekilde kullanılan kimyasal gıda katkı maddeleri ve nihayetinde tüm dünyada topyekûn tartıştığımız genetiği değiştirilmiş gıdalar (GDO’lar) yediğimiz içtiğimiz her şeyi kuşatmış ve içlerine girmiş bulunuyor. Lütfen hemen ümitsizliğe kapılmayalım. Zira vücudumuz bahsettiğimiz bu zararlı maddelerin çoğunu az miktarda olduğunda parçalama ve dışarı atma yeteneğine sahip. Bu yüzden her şeye rağmen parolamız şu olmalı: “Gıda, ama mümkün olduğunca az zararlı.”

Doğal gıdayı temin etmek bugün çok daha zorlaştı. Gelişmiş ülkeler halkını organik tarımcılıkla, doğal gıdalarla beslemeye gayret ediyorlar. Ama maalesef organik tarımcılık ve yayılabileceği alanlar henüz çok yetersiz. Gittikçe artan dünya nüfusu doğal gıdaya ulaşmayı daha da zorlaştırıyor. “Yeşil Devrim” ile kimyasal madde kullanılarak artırılan gıda üretimi daha fazla insanın doymasına imkân verirken geride tarım ilaçları, böcek ilaçları, antibiyotikler ve suni gübre ile kirlenmiş ıslah edilmeye, bakıma, ilgiye muhtaç bir çevre kaldı. Artık yeni kirliliklere tahammülü yok dünya toprağının.

Bugün ülkemizde gıda kaynaklı tehlikelere karşı oluşturulan hassasiyet ve sorumluluk bilinci geçmişe göre gerçekten çok daha memnuniyet verici. Fazla geriye gitmeye gerek yok, daha 10 yıllık bir zaman dilimi öncesinde halkı bu konuda aydınlatmaya yönelik toplumsal faaliyetler ve medya yayınları parmakla sayılacak kadar azdı. Bugün ise durum artık daha farklı. Küreselleşip küçülen dünyada gelişmiş dünya ülkeleri gibi gelişmekte olan ülkeler de sağlıklı gıda, sağlıklı beslenme, gıda güvenliği, gıda hijyeni ve tüketici sağlığı gibi konulara daha fazla önem vermek zorunda kalıyorlar. Çünkü gıda üretimi ve satışı, nüfusu gittikçe artan dünyamızda ekonomik yönden çok daha önemli bir hale geldi. Yani gıda ürünleri satmak istiyorsanız sağlıklı ve kaliteli ürünler sunmak rekabetin en önemli kuralı olmuştur bugün. Tabii ki artan tüketici bilinci ve yükselen eğitim seviyesi de bu konuda önemli etkenler olarak sayılabilir.

Kısaca söylemek gerekirse, kim gıdasını kontrollü ve bilinçli seçer, sebzesinden meyvesine, etinden içeceğine kadar her şeyi akıllıca, bilerek tüketir ve bunu da hayatının olağan akışı içerisinde kendisi için bir yaşayış biçimi haline getirirse sağlıklı beslenmede en önemli ilk adımı atmış olur.

İlk yazımızın son sözü olarak da diyebiliriz ki her yıl 450-500 bin insanın gıda zehirlenmeleri ile ölüp gittiği bugünün dünyasında “Gıda, ama nasıl gıda?” sorusunun en doğru cevaplarını vermeye çalışacağız “Ne yediğini bilmek isteyen tüm bilinçli tüketiciler adına” bu köşede.

Görüşmek üzere…

Prof. Dr. Özer Ergün

İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi